TEKİRDAĞ’ın Marmaraereğlisi ilçesindeki Perinthos Antik Kenti’nde ortaya çıkarılan, Trakya’nın en büyüğü olarak belirtilen tiyatroya ilişkin Kazı Başkanı Prof. Dr. Zeynep Koçel Erdem, “Ana kaya kütleleri tıraşlayarak ve düzelterek üst yapıyı, sahne binasını oturtmuşlar. Çok ilginç bir mimari, kendi çaplarında tabii o dönem için iyi bir mühendislik diyebiliriz. Çok değişik bir mimari uygulama ile karşı karşıyayız ” dedi.
Bayraktepe mevkisindeki Perinthos Antik Kenti’nin ortaya çıkarılması için 2 yıl önce başlatılan kazı çalışmaları sürüyor. Kentin tepe kısmındaki 1,5 kilometre uzunluğunda 500 metre genişliğindeki alanda bulunan kalıntılar arasında Trakya’nın en büyüğü olduğu belirtilen tiyatro, ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeynep Koçel Erdem, çalışmaların tiyatro bölümünde sürdüğünü belirterek, “Oldukça ilginç sonuçlar var; şimdiden çok değişik bir plan gördük. Daha ziyade topografyayı kullanarak, topografyaya uygun kayaları yontarak, onun üzerine giydirme yolu ile birtakım şeyler yapmışlar. Örneğin oturma sıralarını, kayaları düzelterek onun üzerine giydirdiklerini düşünüyoruz. Bu kavela ile orkestranın kesişim yerindeki açmalarımızda aradaki kerkidesler (basamaklar) ile oturma sıralarının bazılarının parçalarına rastladık” dedi.
‘O DÖNEM İÇİN İYİ BİR MÜHENDİSLİK DİYEBİLİRİZ’
Prof. Dr. Erdem, dolgu altından orijinal basamakların çıkacağını umduğunu belirterek, “4,5 metreye indik, muazzam bir dolgu var. Antik dolgu orada da devam ediyor ve altta ana kaya çıkıyor. Ana kaya kütleleri tıraşlayarak ve düzelterek üst yapıyı, sahne binasını oturtmuşlar. Çok ilginç bir mimari, kendi çaplarında tabii o dönem için iyi bir mühendislik diyebiliriz. Çok değişik bir mimari uygulama ile karşı karşıyayız. 4,5 metrelik dolgunun altında basamaklıların bazılarına ulaştık. Oturma sıralarından bazılarına ulaştık. Onun dışında tabii en enteresanı sahne binası tarafını kazıyoruz. Orada büyük, doğal ana kayalar olduğu gibi bırakılmış; tıraşlanarak, düzeltilerek kullanılmış birtakım mekanlar oluşturulmuş. Şimdilik mekan açmadan bir şey söyleyebilmek mümkün değilse de oldukça ilginç bir mimari ile karşı karşıyayız” diye konuştu. Tiyatronun Yunan tiyatrosu tipinde olduğunu belirten Prof. Dr. Erdem, şunları kaydetti: “Tiyatronun benzeri yok. Zaten şöyle; konum olarak bir Yunan tiyatrosu tipinde, oturma basamakları bir doğal yamaca dayalı ama görüldüğü üzere sahne binasının mimarisinin bir benzeri yok. Daha fazla alan açmadan henüz bir şey söyleyebilmek erken. Mesela birtakım mekanlara ulaştık. Onların su toplama yeri mi veya sahne altındaki kulis olarak kullanılan mekanlar mı bunları anlamaya çalışıyoruz. Yavaş yavaş çözülecek.”
‘TİYATRO 6’NCI YÜZYILDAN SONRA KULLANILMAMIŞ’
Kazı alanından özellikle Roma dönemine ait seramik parçalarının çıktığını söyleyen Prof. Dr. Erdem, “Tabii arkaik parçalar da var; daha erken döneme giden parçalar da var. Milattan önce 6’ncı yüzyıldan, 7’nci yüzyıla kadar. Milattan sonra da var. Tiyatro, diğer bulgu ve buluntuları da değerlendirirsek milattan sonra 6’ncı yüzyıldan sonra kullanılmamış, seramikler de bunu gösteriyor. Dolayısıyla burada mutlaka üretime yönelik parçaların olduğunu görüyoruz. İleri dönemlerde detaylı çalışmalar ile buranın da önemli bir üretim yeri olduğu ortaya çıkacak kuşkusuz. Çünkü zaten aksi mümkün değil. Burası başkentlik yapmış. Trakya eyaletinin başkenti olmuş bir kocaman bir antik kent” diye konuştu.
HEYKELİN AYAK KISMI ÇIKTI
Kazılarda bir heykel buluntusuna rastladıklarını da ifade eden Prof. Dr. Erdem, “Aslında ayak kısmı çıktı. Burada özellikle sahne binasının önünde 1800’lü yıllarda gelen, 19’uncu yüzyılın başında gelen gezginlerin notlarından bildiğimiz kadarıyla imparatorların onurlandırıldığı kaideler, onur yazıtları var. Burada İmparator Hadrianus ile eşinin, daha sonraki dönem imparatorlarının da onurlandırıldığını biliyoruz. Mutlaka ki o kaidelerin üzerinde heykelleri vardı. Bizim heykel parçamız da muhtemelen duruşundan ikinci kata ait. Çünkü sola yönelik aşağıya doğru bakan sadece ayakları var; ama ve İtalik (İtalya kökenli) bir yönetici olmalı. Burada onurlandırılmış olmalı. Yanında da bir kaplumbağa izi var. Oradan da öldükten sonra belki onurlandırıldığını biliyoruz. Bu bir senatör olabilir, böyle ilginç ipuçları geliyor. Dışında da bir sahne binasına ilişkin her ne kadar mimari çok değişik, sıra dışı geliyorsa da sahne binasına ilişkin süslemeler, alçı kabartmalar, stuko parçaları ve çok güzel renkli freskler geliyor. Bu da sahne binası süslemelerinin var olduğunu bize gösteriyor. Tiyatro ile ilgili buluntular arasında aynı zamanda çok sayıda renkli, değişik mermer parçaları bulduk” dedi.